
Diz Kireçlenmesi ve PRP Enjeksiyonu | Anadolu Sağlık Merkezi
İnsan vücudunun kendini iyileştirme potansiyelinden faydalanma konusundaki gelişmeler oldukça heyecan verici. Bu yenileyici tedavi yönteminin en popüler örneklerinden biri olan PRP (Trombositten Zengin Plazma), diz kireçlenmesinin erken dönem tedavisinde başarıyla kullanılmakta ve sonuçlar oldukça olumlu.
İnsan vücudunun kendini iyileştirme potansiyelinin keşfi heyecan verici bir gelişme. PRP (Trombositten Zengin Plazma), diz kireçlenmesinin erken dönemdeki tedavisi için kullanılan en başarılı uygulamalardan biridir.
Diz ağrısı, ortopedi polikliniklerine başvurulmanın en yaygın nedenlerinden biridir. Özellikle 50 yaş üzeri bireylerde, bu ağrılar genellikle diz kireçlenmesinden kaynaklanmaktadır. Travma kaynaklı ağrıları ayrı tutarsak, ortalama yaşam süresinin uzamasıyla birlikte yoğun fiziksel aktivitelerle eklem kıkırdak problemlerinin artması, diz kireçlenmesinin daha sık görülmesine yol açmıştır. Anadolu Sağlık Merkezi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Davud Yasmin’in görüşlerini ve PRP uygulamasını bu yazımızda bulabilir, diz ağrısı çeken sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.
Yeni Tedaviler Umut Vaad Ediyor Mu?
Diz kireçlenmesini, diz eklemlerimizi hareket ettiren diz kıkırdağının çeşitli nedenlerden dolayı zayıflayıp yapısının bozulması olarak tanımlayabiliriz. Bu tür bir bozulma, zamanla diz eklem hareketliliğinin azalmasına ve yürümenin zorlaşmasına neden olarak hayat kalitesini olumsuz etkileyebilir. Uzun yıllar boyunca tatmin edici bir tıbbi çözüme kavuşamayan bu sorun, günümüzdeki gelişmiş cerrahi yöntemlerle rahatlıkla tedavi edilebiliyor. Teknolojik ilerlemelerle birlikte, vücudun kendini iyileştirme potansiyelinden yararlanma yollarındaki gelişmeler oldukça dikkat çekici. Diz kireçlenmesinin erken dönem tedavisinde başarılı bir şekilde kullanılan PRP (Trombositten Zengin Plazma), bu yenilikçi tedavi yönteminin önde gelen örneklerinden biridir.
PRP NEDİR?
PRP; İngilizce “Platelet Rich Plasma” ifadesinin baş harflerinden oluşan ve bireyin kendi kanından elde edilen bir biyolojik tedavi şeklidir. Trombositten zengin plazma tedavisi, vücudun kendi iyileşme yeteneklerinden yararlanmayı hedefler. PRP’nin ana bileşeni olan trombositler, yaralanma durumlarında kanamayı durduran pıhtıyı oluşturan hücrelerdir. Bu hücreler, dokuların onarılmasına yardımcı olan büyüme faktörlerini de içermektedir. Büyüme faktörleri aktive olduğunda, vücudun iyileşme mekanizmalarını destekleyerek hasarlı dokuların onarımına katkı sağlar. İşte yenileyici tedavi yaklaşımları, bu özelliği kullanmak amacıyla vardır.
PRP tedavisi için yalnızca hastadan bir tüp kan almak yeterlidir. Alınan kan, trombosit hücrelerinin ayrıştırılmasıyla trombositten zengin bir plazma sıvısı elde edilir. Normalde 1 mililitre kanda ortalama 150-400.000 trombosit bulunurken, PRP’de bu sayı 1 milyonun üzerine çıkabilir. Ayrıca PRP’nin diğer bir avantajı, sessiz durumdaki lokal kök hücrelerini aktive edebilmesidir; bu da onu doğal bir ilaç tedavisi haline getirir.
PRP Nasıl Uygulanır?
PRP işleminin, poliklinik şartlarında yapılabilmesi önemli bir avantajdır. Hastadan alınan kan, özel tüplerde ortalama 4 saat bekletildikten sonra santrifüj işlemine tabi tutulur. İnkübasyon sırasında özel aktivatörler ile büyüme faktörlerinin artışı sağlanırken, santrifüj ile trombositler diğer kan hücrelerinden ayrılarak plazma sıvısı elde edilir. Son aşamada bu sıvı diz eklemine enjekte edilerek tedavi tamamlanır. PRP, biyolojik bir tedavi olmasından dolayı yan etkileri de oldukça az olan bir yöntemdir.
Her Hasta İçin Uygun Mu?
Diz kireçlenmeleri, hastalığın aşamasına göre 1’den 4’e kadar evrelerle tanımlanır; 4 en ileri düzey, 1 ise başlangıç aşamasındaki diz kireçlenmesini temsil eder. Tıbbi literatürde, PRP uygulamalarının etkisinin özellikle evre 1 ve evre 2 hastalarda belirgin olduğu, evre 3 hastalarda ise ağrıyı azalttığı gözlemlenmiştir. Evre 4 hastalar için en uygun seçenek PRP değil, cerrahi diz protezi uygulamalarıdır.
PRP; ailesinde kanser öyküsü olanlara, kan sulandırıcı ilaç kullananlara, kan hastalığı bulunanlara, uygulama alanında enfeksiyon veya iltihap olanlara, hamilelere ve emzirenlere uygulanmamaktadır.
Sonuç olarak, PRP uygulaması diz kireçlenmesi durumunda kolay erişilebilir, pratik bir şekilde uygulanabilir ve yan etkileri az olan, ağrıyı azaltan bir rejeneratif enjeksiyon tedavi yöntemidir. PRP enjeksiyonu, erken evre diz kireçlenmesi olan hastalarda diz fonksiyonlarını korumaya yardımcı olurken, ağrıları azaltarak bireyin yaşam kalitesini artırır.
PRP’nin Avantajları Neler?
- Pratik uygulanır.
- Daha az yan etki sağlar.
- Ağrıları hafifletir.
- Kök hücrelerini aktive eder.
Tek Doz PRP Yeterli Mi?
Genellikle hastalığın seviyesine göre 15 gün veya 3 hafta aralıklarla 2-3 doz önerilmektedir.