
Beyin Sapı Tümörlerinin Belirtileri, Tanı Süreci ve Tedavi Yöntemleri
Beyin sapı, beyin ile omuriliği anatomik olarak birbirine bağlayan bir yapıdır.
Beyin sapı, omurilik soğanı (medulla oblangata), köprü (pons) ve retiküler formasyon gibi yapıları içerir. Omurilikle birleşen en alt kısmı omurilik soğanı olarak adlandırılır.
Bu yapı, solunum ve dolaşım merkezidir; solunum hareketlerini ve kalp atış hızını kontrol eder. Beyin sapı, vücudumuzun temel fonksiyonlarının çoğundan sorumludur. Açlık, susuzluk, vücut ısısı, kan basıncı ve solunum gibi önemli işlevler beyin sapının kontrolündedir. Hem beyinden baş ve boyun kaslarına (örneğin çiğneme, yutkunma ve konuşma için gerekli kaslar), hem de görme, işitme ve koklama duyularından beyne giden kafatası sinirleri beyin sapından geçmektedir.
Beyin sapı tümörleri, tüm beyin tümörlerinin %1.4’ünü oluştururken, çocukluk çağındaki beyin tümörlerinin %10-25’ini teşkil eder. Bu tümörlerin büyük çoğunluğu glial tümörlerden oluşur, yani destek hücrelerinden kaynaklanır. Glial tümörlerin çeşitli türleri bulunmaktadır. Astrositomlar, küçük yıldız şekilli astrosit hücrelerinden gelişir ve genellikle erişkinlerde beyinde, çocuklarda ise beyin sapı, beyin ve beyincikte ortaya çıkar.
Beyin sapı gliomalarının ortalama 5 yıllık yaşam süresi %30 olarak bildirilmiştir. 1980’lerden önce genellikle ameliyat edilemez olarak kabul edilen beyin sapı tümörleri, nöroradyoloji ve cerrahi tekniklerdeki ilerlemelerle belirli koşullarda cerrahi olarak tedavi edilebilmektedir. Cerrahi tedavi sonuçları giderek daha tatmin edici hale gelmektedir.
Belirtileri nelerdir?
Genellikle beyin sapı tümörleri çok belirgin belirtilerle kendini gösterir. Erken aşamada belirti vermeden tespit etmek oldukça zordur. Tümör belirti vermeye başladığında, yürüyememe, güçsüzlük, denge kaybı ve sağlam duramamak gibi bulgular görülebilir. Ayrıca, bu bölgedeki tümörler yayılımına ve sinir tutulumuna bağlı olarak yutma güçlüğü, konuşma güçlüğü, yüz felci, şaşılık ve gözlerde dışa içe yukarı bakamama gibi durumlara yol açabilir. İleri evrelerde, kollarda ve bacaklarda felç, yatağa bağımlılık ve koma gibi dramatik tablolar ortaya çıkabilir.
Risk faktörleri nelerdir?
Beyin tümörlerinde olduğu gibi beyin sapı tümörlerinde de radyasyon, radyoaktif ışınlar, genetik faktörler, bazı kimyasal maddelere maruz kalmak, virüsler ve mikrobik etkenler gibi faktörler ön plandadır. Ancak, hangi tümörlerin hangi koşullarda oluştuğu hala tam olarak anlaşılamamıştır.
Nasıl tanı konur?
Beyin sapı tümörlerinin tanısı, hastaya yapılan kapsamlı bir nörolojik muayene ile başlayabilir. Nörolojik muayene sonrasında radyolojik değerlendirme esastır. Beyin sapı tümörlerinde bilgisayarlı beyin tomografisi, manyetik rezonans görüntüleme ve anjiografi gibi yöntemlerle tanı konulmaktadır. Günümüzde görüntüleme tekniklerindeki gelişmelerle birlikte PET, SPECT, MR spektroskopi, fonksiyonel MR ve sinema MR gibi teknikler de kullanılmaktadır. MR ile bu tümörlerin türlerinin belirlenmesi gerçekleştirilir.
Nasıl tedavi edilir?
Beyin sapı tümörleri, MR bulgularına göre beş sınıfa ayrılır. Tedavi protokolleri de bu bulgulara dayanarak oluşturulur. Diffüz tümörler, yerleşimleri ve davranışları nedeniyle kötü huylu kabul edilir ve bu türlerde cerrahi müdahale önerilmez. Fokal tümörler genellikle benign olmasına rağmen, cerrahi riskler nedeniyle tamamen çıkarılmaları tartışmalıdır. Boyun kısmına ve omuriliğe uzanan kistik tümörlerde tamamen cerrahi çıkarım mümkündür. Ameliyat sonrası dönemde bu tümörler için radyoterapi uygundur. Bu tümörler genelde radyasyona duyarlıdır; dolayısıyla ameliyat edilmeyen çoğu hastaya bu tedavi uygulanır. Beyin tümörlerinde, stereotaktik radyocerrahi ve CyberKnife gibi yöntemler de bu tümörlere dair fayda sağlamaktadır.
Son güncellenme tarihi: 10 Ağustos 2016
Yayınlanma tarihi: 10 Ağustos 2016