
Kolera: Tanımı, Belirtileri, Bulaşıcılığı ve Tedavi Yöntemleri
Kolera, genellikle kirli su aracılığıyla bulaşan bakteriyel bir hastalıktır. Bu hastalık, ağır ishal ve dehidrasyona yol açabilir. Tedavi edilmediği takdirde kolera, hayati tehlike oluşturabilir. Bu nedenle, kolera hastalığının erken teşhis edilmesi ve tedaviye hızlı bir şekilde başlanması hayati önem taşır.
Kolera Belirtileri Nelerdir?
Kolera bakterisi (vibrio cholerae) ile enfekte olunduğunda, ilk aşamada belirtiler gözlemlenmeyebilir. Ancak hastalık ilerledikçe bazı belirtiler ortaya çıkabilir. Koleranın yol açabileceği belirtiler şunlardır:
İshal: Kolera sonucunda şiddetli ishal meydana gelebilir. İshal, vücudun fazlasıyla sıvı kaybetmesine yol açar.
Mide Bulantısı ve Kusma: Kolera hastalığının ilk aşamalarında mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtiler birkaç saat sürebilir.
Dehidratasyon: Dehidrasyon, kan ve vücut sıvılarındaki elektrolitlerin hızla kaybına yol açabilir. Kolera semptomları başladıktan birkaç saat içinde hafif veya ağır dehidrasyon oluşabilir. Vücut ağırlığının %10 veya daha fazla kaybı ciddi bir dehidrasyonu gösterir ve sinirlilik, yorgunluk, çökük gözler, ağız kuruluğu, aşırı susama, ciltte kuruma, az veya hiç idrara çıkma, düşük tansiyon ve düzensiz kalp atışı gibi belirtiler de ortaya çıkabilir.
Kolera, yoksul, savaş veya doğal afetlerin sık görüldüğü bölgelerde sıkça görülmektedir. Modern kanalizasyon ve su arıtma, sanayileşmiş ülkelerde kolera riski azaltabilir. Ancak Afrika, Güneydoğu Asya ve Haiti gibi yerlerde ilkel yaşam koşulları nedeniyle kolera vakaları görülebilir. Aktif kolera olan bir bölgeye ziyaret sonrası gelişen şiddetli ishal, kolerayı işaret edebilir.
Kolera Oluşma Nedenleri Nelerdir?
Kolera enfeksiyonuna ‘vibrio cholerae’ adlı bakteri neden olur. Bu bakteri, ince bağırsakta toksin üretimine yol açabilir ve bu durum hayatı tehdit eden bir duruma dönüşebilir.
Kolera bakterileri, maruz kalan herkesin hastalanmasına yol açmayabilir. Ancak bu bakteriler, dışkı yoluyla gıda ve su kaynaklarını enfekte edebilir. Kirli su kaynakları, kolera enfeksiyonu için ana sebep olmaktadır. Bakterinin bulunduğu yerlerden bazıları şunlardır:
Yüzey veya Kuyu Suyu: Kalabalık ortamlarda düzenli temizlenmeyen su kaynakları, kolera oluşumuna yol açabilmektedir.
Bazı Deniz Ürünlerinin Tüketimi: Koleraya neden olan ‘vibrio cholerae’ bakterisi, yengeç ve karides gibi kabuklu deniz hayvanlarının kabuklarında barınabilir. Bu deniz ürünlerinin çiğ veya az pişmiş tüketilmesi kolera hastalığına yol açabilir.
Çiğ Meyve ve Sebzeler: Koleranın yaygın olduğu bölgelerde meyve ve sebzeler kolera bakterisi ile enfekte olabilir. Enfekte olmuş meyve ve sebzelerin çiğ tüketilmesi koleraya yol açabilir.
Önceki kolera vakaları geçirmiş emziren anneler dışında herkes koleraya karşı savunmasız olabilir. Bunun yanında, bazı etkenler kolera riski artırabilir. Bu etkenler şunlardır:
Kötü Hijyen Koşulları: Mülteci kamplarında, yoksul ülkelerde ve kıtlık, savaş veya doğal afetlerden etkilenen bölgelerde hijyen koşulları sağlanamayabilir. Bu tür bölgelerde kolera riski daha yüksektir.
Mide Asidinin Yeterli Seviyede Olmaması: Kolera bakterileri asidik ortamda yaşama yeteneğine sahip değildir. Mide asidinin gerekli seviyelerde olması, kolera enfeksiyonuna karşı vücut savunmasını artırabilir. Çocuklar, yaşlı yetişkinler ve bazı ilaçları kullanan kişilerde mide asidi düzeyi daha düşük olabilir, bu durum kolera riski artırabilir.
Hastalığa Sahip Bireylerle Yaşamak: Kolera hastalığı olan kişilerle aynı ortamda bulunmak ve ortak eşya kullanmak kolera bulaşmasını artırabilir.
0 Kan Grubu: 0 kan grubuna sahip bireylerde kolera gelişme olasılığı diğer insanlara göre daha fazladır.
Beslenme Alışkanlıkları: Koleraya neden olan bakteri kabuklu deniz ürünlerine yerleşebilir. Bu tür ürünlerin sık tüketilmesi kolera riskini artırabilir.
Kolera Oluşumu Önlenebilir Mi?
Kolera, sağlıklı yaşam için gerekli hijyen koşullarının sağlanamadığı bölgelerde gelişen bir hastalıktır. Koleralı bölgelerde alınabilecek bazı önlemler, kolera riski azaltmaya yardımcı olabilir. Önlemlerden bazıları şunlardır:
Ortak Alan Kullanımına Dikkat Etmek: Tuvalet gibi ortak alanları kullandıktan sonra ellerin sık sık sabun ve suyla yıkanması, en az 15 saniye sabunla ovalanması, kolera bulaşma olasılığını azaltabilir.
Güvenli Su Kaynaklarını Tercih Etmek: Koleranın sık görüldüğü bölgelerde ortak su kaynaklarından kaçınmak ve sadece güvenli şişelenmiş su kaynaklarını tercih etmek önemlidir.
Pişmiş Yemekler Tüketmek: Kolera bakterisi çiğ gıdalara bulaşabilir. Yiyeceklerin tamamen pişirilmesi, kolera oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir. Koleranın sık görüldüğü bölgelerde çiğ besinlerin tüketiminden kaçınılmalıdır.
Kabuklu Sebze ve Meyve Tüketimi: Kabuğu doğrudan tüketilen sebze ve meyveler, kolera bulaşma olasılığını artırabilir. Kabuğu soyularak tüketilen besinlerin tercih edilmesi kolera riskini azaltabilir.
Kolera Aşısı: Kolera aşısı, hastalığın sık görüldüğü bölgelere seyahat etmeyi planlayan iki ile altmış dört yaş arasındaki kişilere önerilmektedir. Aşı, seyahatten en az on gün önce ağız yoluyla sıvı bir doz olarak alınmalıdır. Bu aşı, hastalığı önlemeye katkıda bulunmakla birlikte, birlikte kişisel hijyen önlemleri almak da önemlidir ve kolera riskini azaltır.
Kolera Nasıl Teşhis Edilir?
Koleranın sık görüldüğü bölgelerde, hastalığın belirtileri ortaya çıkarsa kolera olasılığı akla gelebilir. Bununla birlikte doktor, dışkı örneği veya rektal sürüntü alarak laboratuvar testleri ile kolera bakterilerini inceleyebilir. Dışkı testi, kolera hastalığını teşhis etmeye yardımcı olur.
Kolera Nasıl Tedavi Edilir?
Kolera hastalığının uygun koşullar sağlanmadan tedavi edilmediğinde hayati tehlike oluşturabileceği için, hastalığın erken tedavisi büyük önem arz etmektedir. Kolera tedavisinde kullanılan yöntemlerden bazıları şunlardır:
Rehidrasyon: Kolera hastalığının en yaygın semptomlarından biri olan ishal, vücudun büyük miktarda sıvı ve elektrolit kaybetmesine sebep olabilir. Kolera, bu kaybedilen sıvı ve tuzların hızlı bir şekilde yerine konması ile basitçe tedavi edilebilir. Rehidrasyon tedavisinin ana amacı ishal sonucunda kaybedilen sıvı ve elektrolitleri yerine koymaktır. Hastalar, bir litre temiz su ile karıştırılmış şeker ve tuz içeren oral rehidrasyon solüsyonu (ORS) içerek tedavi edilebilir.
İntravenöz Sıvılar: Bazı durumlarda kolera nedeniyle oluşan sıvı ve elektrolit kaybı, oral rehidrasyon tedavisiyle telafi edilemeyebilir. Bu tür durumlarda intravenöz sıvılara ihtiyaç duyulabilir.
Antibiyotikler: Antibiyotikler, bakterilere karşı etkili olan ilaçlardır. Bazı antibiyotikler, kolera ile ilişkili ishali azaltabilir ve ağır vakalarda hastalığın süresini kısaltabilir.
Çinko Takviyeleri: Kolera, şiddetli ishale yol açan bir hastalıktır. Çinko kullanımı, ishal şiddetini azaltabilir.
Hastalıkların önlenmesi için koruyucu önlemler almak önemlidir. Düzenli hastane kontrolleri sağlığı yönetmede etkili bir yöntemdir.
Kolera gibi hastalıklar hakkında daha fazla bilgi almak ve sağlığınızı korumak için rutin hastane kontrollerinizi ihmal etmeyin.