Sağlıklı Beslenme

Lupus: Tanımı, Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Sistemik lupus eritrematozus (SLE) ya da kısaca lupus, bağışıklık sisteminin vücudun bazı maddelerini yabancı olarak tanıması sonucunda genel vücut üzerinde etkili olabilen, kronik iltihabi reaksiyon başlatan bir durumdur.

Vücut sağlığını korumak ve geliştirmek açısından bağışıklık sisteminin önemli işlevleri vardır. Bağışıklık elemanları, mikroorganizmalar ve tümör hücreleri gibi sağlığı tehdit eden unsurlara karşı savaşmak ve zararlı etkenleri vücuttan uzaklaştırmak için özelleşmiştir. Yapılan araştırmalar, bazı hastalıkların temelinin bağışıklık sisteminin kendi hücrelerini tehdit olarak görüp saldırıya geçmesi (otoimmün hastalıklar) olduğunu göstermektedir. Bu hastalıklardan biri de lupustur.

Lupus Nedir?

Sistemik lupus eritrematozus (SLE), bağışıklık sisteminin vücuda ait bazı maddeleri yabancı olarak algıladığı için vücut genelinde birçok sistemi etkileyen kronik iltihabi bir durumdur. Lupus hastalığı, romatolojik ve otoimmün rahatsızlıklar arasında yer almakta olup, hematolojik sistem, eklemler, böbrek, kalp, akciğer, sinir ve sindirim sistemi gibi hemen her vücut bölgesinde sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Kliniklerde en yaygın görülen lupus formu, belirli bir bölgede sınırlı iltihaplanma olarak ortaya çıkmaktadır.

Lupus, dönemsel alevlenmelerle seyreden kronik bir hastalıktır ve uygun tedavi sağlanmadığında organlarda kalıcı hasar ve ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Bu nedenle hastaların sağlık sorunları hakkında doğru bilgi sahibi olması ve tedaviye uyum sağlaması büyük önem taşımaktadır.

Lupus Neden Olur?

Lupusun temel mekanizması olan bağışıklık sisteminin vücut dokularını tehdit olarak algılamasının nedenleri tam olarak bilinmemektedir, ancak bazı faktörlerin lupus gelişimini kolaylaştırdığı düşünülmektedir. Aşağıdaki durumlar lupus hastalığı açısından risk faktörü olarak değerlendirilir:

  • Genetik: Araştırmalar, belirli genetik özelliklere sahip bireylerde lupus semptomlarının ortaya çıkma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. 50’den fazla riskli gen tanımlanmıştır.
  • Çevresel faktörler: Sigara kullanımı, stresli yaşam tarzı ve silika gibi toksik maddelere maruziyetin lupus gelişimini tetiklediği bilinmektedir.
  • Hormonlar: Östrojen gibi bazı hormonların dengesizliğinin lupusa etkisi olduğu gösteren çalışmalar mevcuttur.
  • Enfeksiyonlar: Bazı viral enfeksiyonlar, bağışıklık sisteminin vücudu tehdit olarak tanımasına yol açarak lupus gelişimini tetikleyebilir.
  • İlaç yan etkileri: Hidralazin, kinidin gibi bazı ilaçlar lupus benzeri belirtileri tetikleyebilir.
  • Özellikle 15 ile 44 yaş arasındaki bireyler, kadınlar, siyah ırktan olanlar ve ailesinde lupus hastası bulunan kişilerde lupus gelişme riski, toplumun genelinden çok daha yüksektir.

Lupus Belirtileri Nelerdir?

Lupus hastalığı vücutta hemen her dokuyu etkileyebildiğinden, belirtiler hastadan hastaya büyük farklılık gösterebilir. Belirtiler, hastalığın sürecindeki dalgalanmalar nedeniyle aralıklı olarak kaybolabilir veya şiddetlenebilir. Aşağıdaki belirtiler lupus seyrinde görülebilir:

  • Yüksek ateş
  • Halsizlik ve yorgunluk
  • Kas güçsüzlüğü ve yaygın kas ağrıları
  • Küçük eklemlerde, özellikle parmak eklemlerinde, gezici eklem ağrıları
  • Yüzde tipik kelebek tarzda kızarıklık
  • Ciltte kızarıklık, döküntü veya şişlik
  • Güneşe karşı hassasiyet; güneş ışınlarına maruz kalma ile cilt belirtilerinin artması
  • Saç dökülmesi ve kellik
  • Ağız içinde tekrarlayan aft veya yaralar; sindirim sistemi problemleri (bulantı, kusma, ishal veya kabızlık gibi)
  • Parmak uçlarının stres veya soğuğa maruz kalması sonucunda morarması veya soluklaşması
  • Nefes darlığı
  • Gözlerde veya ağızda kuruluk
  • Göğüs ağrısı
  • Baş ağrısı
  • Bilinç bulanıklığı, depresyon, psikoz gibi psikolojik belirtiler
  • Hafıza kaybı

Lupus hastalığının erken dönemde etkili bir tedaviyle kontrol altına alınmaması durumunda, uzun vadede bazı organlarda kalıcı hasara yol açabilmekte ve ciddi komplikasyonlarla sonuçlanabilmektedir. Bunlar arasında böbrek hasarı ve böbrek yetmezliği, kemik iliği hasarına bağlı anemi, akciğer hasarı gibi sorunlar yer alır.

Lupus Teşhisi Nasıl Konulur?

Lupus hastalığı, birçok dokuyu etkileyebildiğinden ve pek çok hastalıkla ortak belirtilere sahip olduğundan, teşhis için uzman bir hekim tarafından detaylı değerlendirme yapılması gerekmektedir. Hekimin aldığı hasta öyküsü ve gerçekleştirdiği fizik muayeneye dayanarak, gerekli durumlarda ek görüntüleme ve laboratuvar testlerine başvurulabilir. Tüm bu değerlendirmeler ışığında hastalığın tanısı konulabilir.

Lupus tanısında birçok laboratuvar testinin önemi büyüktür. Tam kan sayımı, sedimantasyon, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, idrar analizi ve antinükleer antikor testi (ANA) gibi testler sıklıkla kullanılmaktadır. Ayrıca lupus hastalığının iç organları etkileyip etkilemediğini belirlemek için direkt akciğer grafisi veya ekokardiyografi gibi görüntüleme tetkikleri de yapılabilir. Böbreklerde oluşan hasarın belirlenmesi için ise böbrek biyopsisi gerekebilir.

Araştırmalara göre, lupus tanısı aşağıdaki 11 kriterden 4’ünün varlığında konulabilmektedir:

  1. Yüzde kelebek tarzda döküntü (malar raş)
  2. Ciltte veya saçlı deride disk şeklinde döküntü (diskoid raş)
  3. Güneş hassasiyeti
  4. Ağızda tekrarlayan ülserler
  5. Hasar bırakmayan tekrarlayan eklem iltihapları
  6. Akciğer veya kalp zarı iltihabı ve sıvı birikimi (plörit veya perikardit)
  7. İdrarda protein kaybı gibi böbrek hasarını gösteren bulgular
  8. Sinir sistemi etkilenimini gösteren epileptik nöbetler veya psikolojik bulgular
  9. Hematolojik sistemdeki etkiyi gösteren kan hücresi azlığı veya anemi
  10. Lupusu gösteren belli antikorların varlığı (anti-ds DNA, anti-Sm gibi)
  11. ANA pozitifliği

Lupus Tedavisi Nasıl Yapılır?

Mevcut klinik yaklaşımlarda lupus hastalığının kesin bir tedavisi yoktur. Tedavinin temel amacı, lupus hastalığını kontrol altına almak, semptomların alevlenmesini önlemek ve komplikasyon gelişimini engellemektir. Bu nedenle tedavi hayat boyu devam etmeli ve hastanın tedaviye uyumu başarıyı doğrudan etkileyebilir.

Lupus, kronik ve dalgalanma gösterebilen bir hastalık olduğundan, tedavi de dinamik bir yaklaşım gerektirir. Bu doğrultuda, hekim tedavi yöntemini veya sıklığını değiştirebilir, yeni ilaçlar eklenebilir. Ayrıca, komplikasyonların gelişip gelişmediğini takip etmek için düzenli muayeneler ve incelemeler yapılabilir.

Lupus tedavisinde genellikle aşağıdaki yöntemler uygulanmaktadır:

  • Yaşam tarzı değişiklikleri: Klinik tedavilere ek olarak hastaların yaşam tarzlarında bazı değişiklikler yapması tedavinin başarısı için önemlidir. Bu doğrultuda hastalara şu konular önerilir:
    • Güneş ışığına doğrudan maruz kalmaktan kaçınılmalı; dışarıda güneş koruyucu kremler ve güneş gözlüğü kullanılmalıdır.
    • Yeterli ve dengeli beslenme sağlanmalıdır.
    • Günlük tuz alımı azaltılmalıdır.
    • D vitamini, kalsiyum ve fosfor gibi takviyeler alınmalıdır.
    • Düzenli egzersiz yapılmalıdır.
    • Sigara gibi zararlı alışkanlıklardan vazgeçmelidir.
  • İlaç tedavisi: Lupus hastalığında kullanılan ilaçlar, hastalığın ciddiyetiyle doğrudan ilişkilidir. Bu ilaçların temel amacı, hastalık semptomlarını azaltmak, bağışıklık sistemini baskılayarak alevlenmeleri engellemek ve komplikasyon riskini azaltmaktır. Bu bağlamda hastalara genellikle nonsteroid anti-inflamatuar ilaçlar (ibuprofen, naproksen gibi), steroidler (prednison gibi), anti-malaralajlar (hidroksiklorokin gibi), bağışıklık baskılayıcılar (metotreksat gibi) ve biyolojik ajanlar (anti-TNF blokörleri gibi) tedavi edilebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir