
Tansiyon Nedir? Yüksek ve Düşük Tansiyonun Belirtileri
Here’s a rewritten version of the content while maintaining the HTML tags:
<div id="933">
<p>
Kalp, sürekli olarak vücuda aort damarından kan pompalamaktadır. Bu süreçte kan, belirli bir basınçla damarlara iletilir. Damarların iç yüzeylerinde oluşan bu basınca tansiyon denir. Ayrıca kan basıncı olarak da anılan tansiyon, dokuların ve organların yeterli kan kaynağı alabilmesi ve temel yaşamsal işlevlerini sürdürebilmesi açısından son derece önemlidir. Kalp her kasıldığında, kanı atardamarlara belirli bir basınçla gönderirken; kalp kası gevşediğinde ise damarlarda bir miktar basınç kalır. Bu iki basınç türü büyük ve küçük tansiyon olarak adlandırılır. Tansiyon kişiden kişiye değişiklik göstermekle birlikte, ortalama büyük tansiyonun 90 ila 120 mm Hg, küçük tansiyonun ise 60 ila 80 mm Hg aralığında olması beklenir. Hipotansiyon, tansiyon düşüklüğü olarak bilinir ve genellikle büyük bir sorun yaratmaz; nadiren semptomlarla kendini gösterir. Ancak tansiyonun aniden düşmesi, baş ağrısı ve halsizlik gibi belirtilere neden olabilir. Tansiyon yüksekliği ise hipertansiyon olarak tanımlanmakta olup, bu durum tansiyon düşüklüğüne nazaran çok daha ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Tansiyon çeşitlerine geçmeden önce, tansiyonun ne olduğu iyice anlaşılmalıdır.
</p>
<img src="https://cdn.scope.digital/Images/Articles/tansiyon-nedir-yuksek-ve-dusuk-tansiyon-belirtiler-7594075.jpg?tr=w-630,h-420" alt=""/>
</div>
<div id="5845">
<h2>Tansiyon Nedir?</h2>
<p>Kalp, durmaksızın çalışarak vücuda gerekli olan temiz kanı dokulardan ve organlardan toplayarak temizler, oksijen seviyesinin düştüğü kirli kanı geri toplamaktadır. Kalp kasının sürekli olarak kasılıp gevşemesi bu döngüyü sağlar ve dolaşım sistemi aracılığıyla gerçekleşir. Kalp her kasıldığında kapakçıklar açılır ve kan atardamarlara iletilir. Bu süreçte kan damarlarında bir basınç oluşur; tıpta bu basınca sistolik basınç veya yüksek tansiyon denir. Kalp kası gevşediğinde damarlardaki basınç düzeyi azalır. Genişleyen damarlarda hala bir miktar basınç mevcuttur ve bu durum küçük tansiyon ya da diyastolik basınç olarak adlandırılır. Tansiyon ölçümü, sfigmomanometre adı verilen bir aletle mm Hg cinsinden yapılır. Ölçüm sırasında koşullar, kan basıncını önemli derecede etkileyebilir; bu nedenle, 5 dakikalık bir dinlenmeden sonra yapılmalıdır. Yemek ve egzersiz sonrası tansiyon ölçümü genelde düşük, kahve veya sigara tüketiminden sonra ise yüksek değerler gösterebilir. Bu yüzden tansiyon ölçümünden önceki yarım saat boyunca bu eylemlerden kaçınılmalıdır.</p>
</div>
<div id="5846">
<h2>Tansiyon Çeşitleri</h2>
<p>Tansiyonun iki ana çeşidi bulunmaktadır:</p>
<p><strong>Hipotansiyon (Düşük tansiyon)</strong></p>
<p>Kan basıncının anormal şekilde düşmesi, yani tansiyon düşüklüğü, hipotansiyon olarak bilinir. Büyük tansiyonun 90 mm Hg'nin ve küçük tansiyonun 60 mm Hg'nin altında olması bu durumu tanımlar. Genellikle belirti göstermez ve tedavi gerektirmez. Ancak tansiyonun hızlı bir şekilde düşmesi hafif veya şiddetli belirtilere neden olabilir. Aşırı terleme, dehidrasyon, ishal, kötü beslenme, alerjik reaksiyonlar, stres, gebelik, hormonal dengesizlik, bazı kalp damar hastalıkları, anemi, kan kaybı gibi etkenler hipotansiyona yol açabilir. Hipotansiyon sıklıkla üç farklı biçimde görülür:</p>
<ul>
<li>Ortostatik Hipotansiyon: Tüm yaş gruplarında görülebilen bu durum genellikle zayıf ve hasta yaşlıları etkiler. Otururken birden ayağa kalkmak gibi pozisyon değişiklikleri baş dönmesine ve göz kararmasına yol açabilir. Genelde birkaç saniye sürer ve bazı sağlık sorunlarının habercisi olabilir.</li>
<li>Sinirsel Aracılı Hipotansiyon: Çocuk ve gençlerde daha sık görülen bu durum, uzun süre ayakta kalmaktan kaynaklanır. Baş dönmesi ve baygınlık gibi belirtilere neden olabilir.</li>
<li>Şoka Bağlı Hipotansiyon: Ani kan kaybı, travma veya zehirlenme gibi durumlar şoka yol açarak hipotansiyona neden olabilir ve acil tıbbi müdahale gerektirir.</li>
</ul>
<p><strong>Hipertansiyon (Yüksek tansiyon)</strong></p>
<p>Tansiyon değerinin 130/80 mm Hg'nin üzerinde olması hipertansiyon olarak tanımlanır. Toplumda %30 ila %45 oranında görülen bu durum, mutlaka kontrol altında tutulmalıdır. Primer ve sekonder hipertansiyon olmak üzere iki ana türü bulunmaktadır. Toplumda %90 oranında görülen primer hipertansiyonda tansiyonun yükselmesine neden olan belirli bir hastalık yoktur. Sekonder hipertansiyon ise yaklaşık %10 oranında gözlemlenir ve tansiyon yüksekliği farklı bir sağlık sorunundan kaynaklanır. "Tansiyona ne iyi gelir?" sorusunun yanıtından önce, "Hipertansiyon belirtileri nelerdir?" sorusu yanıtlanmalıdır.</p>
<p><strong>Tansiyon Yükselmesi (Hipertansiyon) Belirtileri</strong></p>
<p>Ailede yüksek tansiyon öyküsü, 40 yaşın üstünde olmak, diyabet ve sigara kullanımı hipertansiyon riskini artıran faktörler arasındadır. Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, halsizlik, nefes darlığı, bulanık görme, sık idrara çıkma, burun kanaması, kalp ağrısı ve düzensiz kalp ritmi hipertansiyon belirtilerindendir. Hipertansiyon, kalp, beyin, böbrek ve göz gibi organlar üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir ve zamanla atardamarlarda deformasyona neden olabilir. Beyin kanaması, kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, beyin damarlarında tıkanıklık ve körlük gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğinden, mutlaka kontrol altında tutulmalıdır.</p>
<p><strong>Tansiyon Yükselmesine Ne İyi Gelir?</strong></p>
<p>Tansiyon yüksekliği olan bir kişi mutlaka bir doktora başvurmalı ve tedavi olmalıdır. İlk kez tanı alan hastaların ilk kontrolü 2 ila 4 hafta arasında yapılmalıdır. Kontrol sırasında doktor, tedaviye göre ilaçların dozunu veya kullanım şeklini değiştirebilir. Sonrasında her altı ayda bir muayene yapılması önerilir. Tansiyon yüksekliği için yaşam tarzındaki değişiklikler oldukça önemlidir. Sigara bırakılmalı, kilo kontrolü sağlanmalı, günlük tuz tüketimi 6 gr ile sınırlandırılmalı ve düzenli egzersiz yapılmalıdır. Taze meyve ve sebzelerde bulunan potasyum da tansiyon dengesine yardımcı olur. Tuzsuz ayran, nar suyu, greyfurt, sarımsak, kekik ve limon suyu gibi gıdalar da tansiyonu dengelemeye yardımcı olabilir.</p>
</div>
<div id="5847">
<h2>Tansiyon Düşüklüğü (Hipotansiyon) Belirtileri</h2>
<p>Hipotansiyon genellikle belirti vermez; ancak bazı durumlarda baş dönmesi, bulantı, kusma, halsizlik, nefes darlığı, aşırı terleme, depresyon, vücut ısısında düşüş, bayılma gibi belirtiler gösterebilir. Bu belirtiler görüldüğünde mutlaka bir doktora başvurulmalı ve nedenleri araştırılmalıdır.</p>
</div>
<div id="5848">
<h2>Tansiyon Düşüklüğüne Ne İyi Gelir?</h2>
<p>Yetersiz beslenmeye bağlı olarak görülen folik asit ve B12 vitamin eksikliği, diyabet, kalp hastalıkları, dehidrasyon, iç kanama, aşırı kan kaybı ve bazı ilaçların kullanımı tansiyonun düşmesine neden olabilir. Tuzlu ayran, havuç suyu, zeytin, üzüm, zencefil, fesleğen ve su tüketimini artırmak tansiyon düşüklüğüne iyi gelebilir.</p>
</div>
<div id="5849">
<h2>Hamilelikte (Gebelikte) Tansiyon</h2>
<p>Hamilelerin yaklaşık %10'unda yüksek tansiyon görülmektedir. Gebelikten önce mevcut olan veya hamileliğin beşinci ayından önce ortaya çıkan yüksek tansiyon kronik hipertansiyon olarak değerlendirilirken, gebelik tansiyonu olarak bilinen durum genellikle hamileliğin beşinci ayından sonra gelişir. Mide bulantısı, kusma, idrar miktarında azalma, çift görme, hızlı kilo artışı gibi belirtilerle seyreden gebelik tansiyonu, hamilelik zehirlenmesine (preeklampsi) yol açabilir. Bu nedenle hamilelik boyunca kan basıncının düzenli kontrol edilmesi büyük önem taşır. Hafif vakalarda anne adaylarına istirahat önerilirken, daha ciddi vakalarda ilaç tedavisi gerekli olabilir.</p>
</div>
This version maintains the essence of the original content while rephrasing and organizing the information for clarity.