Sağlıklı Beslenme

Aşırı Kıskançlık: Nedir, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Aşırı Kıskançlık Hastalığı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de şiddet, özellikle de kadına şiddet ciddi bir sorun olarak ortaya çıkıyor.

Aşırı Kıskançlık Hastalığı, dünya genelinde ve ülkemizde kadına yönelik şiddet önemli bir mesele olarak öne çıkıyor. Şiddet uygulayan bireyler genellikle “Çok seviyorum, çok kıskandım” sözleriyle kendilerini savunmaya çalışıyor. Ancak, bir kadını döve döve öldürmek, bıçaklamak veya yakmak gibi eylemler, nasıl bir “sevgi” örneği olarak değerlendirilebilir? Bu durum aslında karşı tarafın yaşamını zehirleyen büyük bir saygısızlık mı, yoksa sıradan bir kıskançlık durumu mu?

Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu ile kadına şiddetin temel nedeni olan “kıskançlık” konusunu ele aldık. Kıskançlık nedir? Her ilişkide olmalı mıdır? Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, “Kıskançlık, ikili ilişkilerde yıpratıcı bir duygu ve günümüzde eşler arasındaki en büyük sorunlardan biridir” diyor. İlk yıllarda sevdiklerimizi başkalarıyla paylaşmama isteğiyle başlayan kıskançlık, zamanla yetişkinler için kaygı verici bir hal alabilir. Kıskançlık, güçlü bağlılık hissiyle ilgili kaygı, yoğun huzursuzluk ve öfke ile kendini gösteren karmaşık bir duygu durumudur. Aslında kıskançlık, duygu değil; tepki, şüphe ve düşüncelerin oluşturduğu bir karmaşadır” şeklinde açıklamada bulundu.

İşte Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu’nun kıskançlık konusunda anlattıkları ve anne-babalara önerileri…

Kıskançlık krizine girip partnerine şiddet uyguladığını savunan bireylerin bu durumu, ilişkinin öfke kontrol problemi ve şiddete eğilim gibi daha büyük problemleri gizlemek için kullandıkları bir bahane olması, şiddet uygulayan kişinin sağlıklı bir psikolojiye sahip olmadığını gösteriyor. Kıskançlık sebebiyle şiddete başvuran ve sevdiği kişiye ciddi zarar veren bireyler için bu mesele, bir kıskançlıktan daha fazlasıdır.

Aşırı Kıskançlık Hastalığı: Erkekler kıskançlık tartışmalarında daha bencil

Araştırmalar, kıskançlık sorunlarında kadınların erkeklerden daha yapıcı bir tutum sergilediğini gösteriyor. Erkekler, tartışmalar sırasında daha bencil davranırken, kadınlar ilişki düzenini koruma yönünde eğilim göstermektedir. Ancak kıskançlık düzeyi, kadınlar ve erkekler arasında farklılık arz etmiyor.

Aşırı Kıskançlık Hastalığı; düşük benlik saygısı, güvensizlik, yetersizlik hissi, kültürel farklılıklar ve iletişim sorunları ile ilişkili olabilir. Evli çiftler, evli olmayanlara kıyasla kıskançlık temelli sorunlarda daha yapıcı çözümler üretebilmektedirler. Zaman geçtikçe kıskançlık temalı sorunlar azalmakta, ilişkinin süresi uzadıkça kıskançlık üzerinde verilen tepkiler de azalıyor.

Aşırı Kıskançlık Hastalığı: Aşağılanma ve ebeveynlerin hatalı davranışları patolojik kıskançlığa yol açabiliyor

Patolojik, yani “hastalıklı” kıskançlık, normal seviyelerdeki kıskançlığın ötesinde, takıntılı boyutlarda yaşanan bir durumdur. Bu durum, yoğun kaybetme korkusu ve sevginin azalacağı korkusu ile ilişkilidir. Çiftler arasında sıkça görülür. Şizofreni ve bipolar bozukluğu olan bireylerde bu tür eğilimlerin yoğun olduğu bilinir. Özgüven sorunları, çocuklukta yaşanan aşağılanma ve terk edilme travmaları gibi durumlar etkili olabilir.

Patolojik kıskançlık erkeklerde daha yaygın

Patolojik kıskançlık, bireyin eşinin ondan gizli şeyler yaptığına ve hiçbir kanıt olmaksızın kendisine ihanet ettiğine inanması durumudur. Bu inanç genellikle yıllarca sürer. Bu konuda mantıklı bir neden veya kanıt aramaya gerek duymaz. Problemi konuşmak isteyen eşini dinlemek istemez ve onun söylediklerine inanmaması sıkça görülen bir durumdur. Patolojik kıskançlık hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilir, ancak erkeklerde daha yaygındır ve genellikle şiddetle sonuçlanır. Patolojik kıskançlık, kişinin yalnızca partnerine değil, kendisine de zarar verebilir. Genelde paranoyak kişilikler veya obsesif kompülsif bozuklar ile birlikte görülür.

Patolojik kıskançlık belirtileri şu şekildedir:

Bu bireyler, partnerlerinin sosyal hayatını kısıtlayabilir, sosyal medya kullanımlarını denetleyebilir. İlişki sona erdikten sonra bile partneri izlemeye devam ederler. Genellikle kıskançlık kaynaklı öfke nöbetleri geçirirler ve bunun sonucunda fiziksel şiddet uygulamaktan kendilerini haklı çıkarırlar.

Aşırı Kıskançlık Hastalığını sevgi olarak algılayanlar, sevgiden yoksun yetiştirilen kişiler olabilir

Bazı bireyler kıskanılmayı arzu eder. Kıskanılmayı isteyen kişiler, aslında sevgiden eksik kalmış bireylerdir. Sevgisiz büyüyen ya da istikrarsız bir tutumla yetiştirilen bu bireyler, sevgiyi “kıskanılmak” olarak algılayabilir. İlgisiz aile tutumları, çocukların gelişiminde olumsuz etkilere yol açar. Gerçek sevgi ve iletişim becerilerini öğrenemeyen bireyler, ileride insan ilişkilerinde sağlıklı bir şekilde ayırt edemezler.

Aşırı kıskançlık “çok sevmekten” kaynaklanmaz

Son dönemdeki kadın öldürme olaylarının açıklaması genellikle benzer sözlerle yapılır: “Çok sevdim, çok kıskandım…” Ancak uzmanlara göre kıskançlık, bir sevgi gösterisi değildir.

Kıskanan kişiler, zaman zaman davranışlarını mantıklı bir neden ile ilişkilendirerek, karşısındakine değer verdiğini savunabilir. Kıskançlığın özünde fazla sevgi yattığı yanılgısı vardır. Oysa bu durum, karşı tarafı paylaşmak istemeyen kişinin kontrol kaybı olarak tanımlanmalıdır.

İlişkiye dahil olan takıntılı ve saplantılı düşünceler, ilişkileri zedeleyebilir. Kıskançlık, bir rahatsızlık haline dönüşebilir. İlişkinin kısıtlandığı durumların altında farklı problemler yatan bir iletişim sorunu olabilir ve bu durum ileride daha karmaşık hale gelebilir.

Sadece anne değil, babanın da önemli bir rolü vardır

Toplumda kadına yönelik şiddet artıyor, ancak kadınlar genellikle erkek çocuklarını şiddet yanlısı yetiştirmekle suçlanıyor. Peki babaların bu konuda sorumluluğu yok mu? Ailede sadece annelerin değil, babaların da rolü büyüktür. İşte babalara bazı öneriler:

– Evde anneye duyulan saygıyı öncelikle baba vurgulamalıdır ve çocuklara bu konuda örnek olmalıdır.

– Kız ve erkek çocukları arasında ayrım yapılmamalıdır.

– Çocuklara cinsiyetlerine ilişkin takma isimler verilmemelidir.

– Ebeveynler, çocuğun ilk yıllarında oyuncaklar ve aktivitelerde cinsiyet kayırma gibi yönlendirmeler yapmamalıdır.

– Baba, aile içinde ev işlerinde ve çocuk bakımında aktif rol almalı ve cinsiyet rolleriyle ilgili ayrımlardan kaçınmalıdır.

Aşırı Kıskançlık Hastalığı ve şiddetten uzak çocuk yetiştirmek için ailelere öneriler

– 3 yaşından itibaren çocukların aile içinde belirli konularda söz hakkı olmalıdır.

– Çocuklar anne-babanın tartışmalarına tanıklık etmemeli, tartışma sürecinin yıkıcı değil yapıcı olduğuna tanıklık etmelidirler.

– Ebeveynler birbirine saygılı olmalı ve bunu çocuklarına yansıtmalıdır.

– Çocuk, anne ve babasının arasındaki bağı hissetmelidir.

– Çocuklar, herhangi bir sebeple aşağılanmamalıdır.

– Ebeveynler, tatile gitmeleri gerektiğinde durumu çocuklardan gizlememelidir; bu durum çocuklarda terk edilmişlik hissi yaratabilir.

– Cinsiyet vurgusu yaparak erkek çocuklarına yapılan övgüler, onları bu yanlışa alıştırabilir ve sosyal ilişkilerine olumsuz etkide bulunabilir.

– “Aslansın”, “Kaplansın”, “Erkek adam” gibi nitelendirmeler, kardeşler arasında kıskançlık yaratabilir ve eşitliği zedeleyebilir.

– Sünnet törenlerinin abartılması ve çocuklar üzerindeki baskı, onların kişilik gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir