Sağlıklı Beslenme

Hastalık, memelerimden kaburgalarıma ve omuriliğime sıçradı; ama hepsini yendim.

10 yıl önce, kıyafetimi değiştirirken mememdeki kitleyi fark eden 56 yaşındaki A. K’ya ertesi gün meme kanseri teşhisi konuldu. 2013’te sol kaburgasında bir rahatsızlık hisseden A. K., hastaneye tekrar başvurdu ve kanserin 3 kaburgası arasında yayılmış olduğunu öğrendi. Toplamda 52 radyoterapi ve 6 ay kemoterapi alan A. K. ile tedavi sürecinde yaşadıklarına dair bir röportaj gerçekleştirdik.

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?

56 yaşındayım, mühendis bir oğlum ve mimar bir kızım var. Ev hanımıyım. 10 yıl önce kıyafet değiştirirken elime bir şişlik geldi ve hemen ertesi gün doktora başvurdum. MR, ultrason ve mamografi çekmeden doktorum bana meme kanseri teşhisi koydu. Tüm testlerim sonucunda 2 cm boyutunda kötü huylu bir kitle olduğunu öğrendim.

Tanı konduğunda ne hissettiniz?

Tanı konduktan sonra moralimi bozmamaya çalıştım. Kendimi hazırlamıştım fakat doktor yüzüme söylediğinde yine de şok oldum. Doktorum endişelendiğimi anladı ve bana moral verdi, atlatacağımı söyledi. Bu konuda bana çok yardımcı oldu.

Ne zaman ameliyat oldunuz?

15 gün sonra ameliyat oldum, kitlenin bulunduğu bölüm ameliyatla alındı. Koltuk altımda 1-2 lenf bezine sıçramıştı, onların da alınması gerekti. Bir ay sonra Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal ile irtibat kurdum ve kemoterapi ile radyoterapiye başladım. Kemoterapi sürecim 6 ay sürdü.

Kemoterapi süreci nasıldı?

İlk kemoterapiyi aldığımda hiçbir sorun yaşamadım ama ikinci seansım oldukça zor geçti; çok bulantım oldu ve yiyecek yeme konusunda zorlandım. Sadece sıvı şeyler tüketebiliyordum. Saçlarımın dökülme olasılığını bildiğim için ikinci seanstan sonra saçlarımı kestirdim. Tedavim kış aylarına denk geldiği için dışarıda hep bere taktım. Kemoterapiden sonra bir ay ara verdim ve ardından radyoterapiye başladım.

Radyoterapi süreci nasıldı?

Radyoterapi sırasında ciddi bir sorun yaşamadım fakat işlem bittikten 3 ay sonra hazımsızlık, iştahsızlık ve göz damarlarımda incelme meydana geldi. 2013’e kadar her şey düzelmişti. Rutin kontrollerime devam ediyordum fakat 2013 yılında sol kaburgamda bir rahatsızlık hissettim ve hastaneye gittiğimde orada 3 kaburgam arasında metastaz olduğunu öğrendim. Hızla radyoterapiye başladım; 10 seans aldım. Sonrasında 2 yıl boyunca her şey yolundaydı. 2015 yılında omurgamda bir metastaz daha oldu ve omuriliğime 10 seans radyoterapi uygulandı. Toplamda 52 radyoterapi ve 6 kür kemoterapi almış oldum. Şu anda her şey kontrol altında ve iyiyim.

En büyük destekçiniz kimdi?

Ailem en büyük destekçim oldu. Bunun dışında arkadaşlarım da yanımdaydı. Ayrıca psikolojik destek aldım ve bu bana çok yardımcı oldu. Herkesle her şeyi paylaşamıyorsunuz ama doktor ile her konuyu konuşabilmek gerçekten iyi hissettiriyor. Şükür, atlattım.

Hastalara önerileriniz var mı?

Hastanede fiziksel ve manevi olarak hastalara elimden gelen desteği sağlamaya çalışıyorum. Kendimi bırakmayı tercih etmiyorsam diğer hastalara yardımcı olurum. Kanserin kötü bir hastalık olduğunu söyleyenlere, 10 yıllık bir hasta olduğumu ve birçok hastalığı yendiğimi belirterek moral veriyorum. Bazı hastalar hayattan tamamen kopuyor; hayata tutunmak çok önemli. Kimse mücadele için yalnızca hayatı beklemesin, kendi mücadelelerini göstersin. “Bugün kemoterapi gördüm, dışarı çıkamam” gibi kaprislerim yoktu; hayatın içinde kalmaya özen gösterdim.

Gereksiz yorumlarla karşılaştınız mı?

Çevremden “Adı gibi kötü bir hastalık, Allah korusun” veya “Ne kadar tedavi alırsan al, bu hastalığın sonu ölüm” gibi sözler duydum. En rahatsız edici olan, insanların acıyarak bakmasıydı. O bakışı asla sevmedim. Negatif konuşanlara, “Bunu çeken benim; böyle konuşmak size ne kazandırıyor? Moral vereceğinize, benim moralimi bozuyorsunuz” diyorum. Kanser her şeyin bittiği anlamına gelmez. Teknoloji çok ilerledi. Çok yakın arkadaşlarım bile “Yine mi hastaneye?” diye sorarak moralimi bozdu. Bu tür yorumlara rağmen, bunu duymazdan geldim.

Hastalığın size kattıkları neler oldu?

Önceden insanları kırmamak için çok uğraşırdım. Hastalığa yakalanınca, her şeyi daha net gözlemlemeye başladım. Çevrenizdeki insanlar sizden bir şeyler beklerken, ihtiyaç duyduğunuzda kayboluyorlar. Ama kendi istedikleri zaman ortaya çıkıyorlar. Bu hastalık bana bunu öğretti. Ailemle mücadele etmekten memnunum ama iyi gün dostu olan birçok kişi olduğunu anladım. Artık eskisi kadar yumuşak bir insan değilim; kendime daha fazla değer vermeye başladım. Eskisi kadar verici değilim. Akrabanız bile gün geliyor iyi gün dostu olabiliyor. Hastalar moralini hiç bozmamalı; moral çok önemli. Organik sebzelerle dolu bir bahçem var ve kendimi böyle şeylere kaptırıyorum. Boş durmayı sevmiyorum. Müzik dinlemek, televizyon izlemek, kitap okumak ve arkadaşlarımla sohbet etmekten hoşlanıyorum. Bahçemde topladığım sebze ve meyvelerle konserveler, reçeller yaparım; böylece hastalığı unutabiliyorum.

Bir köpeğiniz var mı?

Evet, köpeğim var; o benim can yoldaşım ve moral kaynağım. 15 günlükken yanımda geldi, elimde büyüdü. En büyük arkadaşım köpeğim “Duman”. Şu an 8 yaşında. Hastayken hep yanıma gelir, bana bakar ve yanımdan hiç ayrılmazdı. Sıkıntılı dönemlerimde ya da uyuduğumda yanımda olurdu. Bir insandan bile daha yakındı. Konuşamıyor ama gözleriyle her şeyi anlatıyor. Hayvan sevgisi gerçekten harika bir şey.

“Hayata olumlu bakış açınız önemli bir etken oldu”

Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal’ın görüşleri:

Hastamız hastalığı süresince endişe verici birçok tekrar yaşadı ama bunları her seferinde başarıyla atlattı. Hayata bakış açısındaki olumlu tutum, hastalığının seyrine de iyi yönde etkide bulundu. Kendini hastalığın etkileriyle sınırlamayıp, farklı meşgaleler bulma çabası da benim her zaman örnek gösterdiğim bir davranış biçimi oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir