Sağlıklı Beslenme

“Panik Atağım Başladı” Dediğinizde Bir Kez Daha Düşünün

Gergin, aşırı korku veya kalp çarpıntısı gibi sorunlar günümüzde Panik Atak olarak adlandırılıyor. Bu terim, neredeyse herkesin deneyimleyebileceği ani ve çoğu zaman nedeni belirsiz bir panik hali olarak tanımlanıyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Cem Hızlan, panik atağın yanlış algılandığını ve gerçek tıbbi tanımından uzaklaştığını belirtiyor. Dr. Hızlan, “İnsanlar ‘Panik atağım var’ diyerek, bir anlık endişe veya heyecandan kaynaklanan durumları tanımlıyorlar. Panik atağı bir hastalık değil, refleks gibi düşünmek gerek. Asıl hastalık, geniş bir tanı grubu olan ‘Anksiyete Bozuklukları’ içinde yer alan panik bozukluğudur” diyor.

Amerikan Depresyon ve Anksiyete Derneği verilerine göre, ABD’de 40 milyon panik bozukluk hastası bulunmaktadır, bu da ülke nüfusunun %18’ini kapsıyor ve Türkiye nüfusunun yarısından fazlasına denk geliyor. Türkiye’de ise her 100 kişiden yaklaşık 4’ünün tedavi gerektirebilecek düzeyde panik atak yaşadığı tahmin ediliyor. Türkiye Ruh Sağlığı Profili araştırmasına göre, sağlık ocaklarına başvuran hastalarda panik bozukluğu oranı kadınlarda %0.5, erkeklerde %0.2 olarak belirtiliyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre panik bozukluk, kadınlarda erkeklere kıyasla 2-3 kat daha sık görülüyor.

Vücudun alarm mekanizması bozulunca devreye giriyor

Panik atağı, vücuttaki acil durumlarda çalışan bir alarm mekanizması olarak tanımlayan Dr. Cem Hızlan, “Bu alarm mekanizması bozulduğunda, hem fiziksel hem de zihinsel olarak yoğun bir uyarılma yaratarak insanı tepki vermeye hazır hale getiriyor” diye ekliyor. Dr. Hızlan, panik atağın fiziksel etkileri arasında kas gerginliği, midedeki yavaşlama, bulantı, kasılma, bağırsak hareketlerinde artış, nefes darlığı, yetersiz nefes alma hissi, kalp çarpıntısı, hızlı tansiyon artışı ve düşüşleri, ağız kuruluğu ve idrara çıkma isteği gibi belirtileri sıralıyor. Ayrıca, aşırı tedirginlik, çevreye karşı hassasiyet ve panik hissi gibi mental belirtiler de yaşanabilir.”

15-20 dakika sürüyor, kalıcı bir etki bırakmıyor

Panik atağın normalde 15-20 dakika sürdüğünü belirten Dr. Hızlan, “Sonrasında yoğun bir yorgunluk hissi bırakır. Eğer atak sırasında başka uyaranlar ortaya çıkarsa, bu durum kısır döngüye dönüşerek saatlerce devam edebilir” diyor. Panik atağın, vücuttaki alarm mekanizmasının işleyişinin bozulması sonucunda gereksiz durumlarda ortaya çıktığını hatırlatan Dr. Hızlan, “Panik atağa bağlı belirtiler, doktora başvurulması durumunda patolojik bir durum olarak değerlendirilmez, çünkü ortada herhangi bir hastalık yoktur. Bu belirtiler, organizmanın yanlış alarmla tetiklenmesi sonucu oluşur ve sağlık tehlikesi yaratmaz,” açıklamasında bulunuyor.

Panik atak değil, panik bozukluk bir hastalıktır

Hepsi tehlike ve tehdit içeren ani durumlarla karşılaşılması durumunda panik atak tepkisinin normal bir durum olduğunu vurgulayan Dr. Hızlan, “Ancak panik bozukluk, daha geniş bir tanı grubu olan ‘Anksiyete Bozuklukları’ kapsamında bir hastalıktır. Dolayısıyla panik atak kendi başına bir hastalık değil, savunma mekanizmalarımızın bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Anksiyete ya da kaygı da genel savunma sisteminin bir parçasıdır, ancak panik atağın aksine daha hafif, uzun vadeli semptomlarla ortaya çıkar” diyor.

Uzun süreli stres panik bozukluklarını tetikler

Panik mekanizmalarındaki düzensizliğin pek çok farklı nedene bağlı olabileceğini belirten Dr. Hızlan, “Kronik yorgunluk, sürekli stres, tekrarlayan travmalar, kansızlık, bazı vitamin eksiklikleri, kronik hastalıkların olumsuz etkileri veya ağır bir ameliyatın getirdiği zorluklar gibi durumlar bu nedenler arasında yer alabilir” diye açıklıyor.

Sanıldığının aksine, tedavinin amacı hastayı uyuşturmak değil

Panik bozukluk tedavisi genellikle antidepresanlarla yapılır. Dr. Hızlan, “Tedavi amacımız, hastayı uyuşturmak veya rahatlatmak değil, bozulmuş tetikleme mekanizmalarının tekrar düzenli çalışmasını sağlamaktır. Kullanılan tedaviler uyuşturucu veya sakinleştirici özellik taşımamaktadır ve düzenleyici bir rol oynamaktadır. Ancak toplumda, bu ilaçların uyuşukluk ve bağımlılık yapabileceğine dair ön yargılar yaygındır. Bu tür anlayışlar, tedaviye direnç gösterilmesine ve belirtilerin uzamasına yol açıyor” diyor.

Paniği önlemenin yolları

  • Umutsuzluk ve karamsarlıktan kaçının.
  • Haftada en az 3 gün ve 40 dakika tempolu egzersiz yapın.
  • Düzenli ve sağlıklı beslenmeye dikkat edin. Aşırı yemek ve uzun süre aç kalmaktan kaçının.
  • Kafeinli içecekler, gazlı içecekler ve enerji içeceklerinden uzak durun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir