Sağlıklı Beslenme

Yeni Tedavi Yöntemleri ile Akciğer Kanseri | Anadolu Sağlık Merkezi

Geçtiğimiz aylarda Dünya Kanser Kongresi’nde duyurulduğu üzere, akciğer kanseri tedavisindeki yenilikler sağ kalım oranlarını artırmaktadır.

Geçtiğimiz aylarda Dünya Kanser Kongresi’nde yapılan açıklamalara göre, akciğer kanseri tedavisinde yaşanan ilerlemeler sağ kalım oranlarını yükseltmektedir. Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı ve Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Necdet Üskent, “Akciğer kanseri tedavisi, çeşitli branşların işbirliğinden faydalanarak yeni immünoterapi ajanları, adoptif hücre tedavisi, aşılar ve akıllı ilaçlar gibi birçok yeniliği içerisindedir,” dedi. Prof. Dr. Üskent, konu hakkında dikkat çeken bilgiler paylaştı…

Akciğer kanseri, hem kadınlarda hem de erkeklerde en yaygın görülen ilk üç kanser türünden biridir. Kansere bağlı ölümlerde ise, akciğer kanseri hem kadınlar hem de erkekler arasında birinci sırada yer almaktadır. Uzmanlar, akciğer kanserinin oluşumunda çevresel faktörlerin (hava kirliliği, pasif sigara içiciliği vb.) yanı sıra tütün ve tütün ürünlerinin kullanımının en güçlü risk faktörü olduğunu belirtmektedir. Özellikle genç yaş gruplarında sigara içme oranlarının artışı, akciğer kanserinin sıklığını artırmaktadır. Pandemi döneminde COVID-19’un akciğerlerde yarattığı etkiler nedeniyle hastanelerde yapılan tomografi sayısının artması, daha fazla akciğer kanseri teşhis edilmesine olanak sağlamıştır. Tedavi aşamasında ise kaydedilen büyük ilerlemeler söz konusu.

Akciğer kanseri tedavisindeki başarı oranı ne düzeyde?

Son yıllarda yaşanan teknolojik ve tıbbi gelişmelerle akciğer kanseri tedavisi daha önce olduğu kadar zor hale gelmemiştir. Bilim dünyası, yenilikçi tedavi yöntemleri ve tıp teknolojileri sayesinde tümör hücrelerini daha iyi tanıyıp akciğer kanserinde eskiye göre daha başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

Kanser hücreleri nasıl yok edilir?

Kanser hücreleri, evrimsel hayatta kalma mekanizmalarını kullanarak kemoterapi gibi hücreleri hedef alan tedavilere karşı koyabilmektedir. Yavaş bölünme yetenekleri ve G0 fazında kalma kabiliyetleri, kimyasal tedavilere karşı direnci artırmalarına yardımcı olur. Uykuda olan kanser hücreleri, kemoterapiden etkilenmez ve bu süreçte mutasyon geçirerek tekrar aktif hale gelmektedir. Bu durum, tedavi başlangıcında iyi yanıt verip sonrasında yeniden ortaya çıkan tümörlerin arkasındaki ana mekanizmadır.

Meme ve akciğer kanserlerinde sıkça görüldüğü üzere, yıllarca uyku modunda kalan bir kanser hücresi aniden harekete geçebilir. Uyku durumundaki kanser hücreleri, hayatta kalabilmek için kendi bileşenlerini tüketmektedir (otofaji). Ancak bilim, bu uyku modundaki hücrelere karşı da çözümler geliştirmiştir. Otofajiyi engelleyici yeni ilaçlar ile uyku halindeki kanser hücrelerini yok etmek mümkün hale gelmiştir.

Bağışıklık sistemi hücrelerini harekete geçirmenin yolları

Bağışıklık hücrelerini tümör hücrelerine yönlendiren immünoterapi, uzun yıllardır geliştirilen önemli bir tedavi yöntemidir. Kanser hücreleri, bağışıklık sisteminden kaçmak için savaşçı hücrelerin (T-lenfositler) normale göre farklı görünümünü kullanarak, kontrol noktası moleküllerinden yararlanmaktadır. 2011 yılından itibaren yapılan çalışmalar, savaşçı hücrelerin bu kontrol noktalarını aşarak kanser hücrelerine saldırmasını mümkün kılmıştır. ‘İmmün Kontrol Noktası Baskılayıcıları’ olarak bilinen yedi immünoterapi ilacı, başta akciğer kanseri olmak üzere birçok kanser türünde başarılı bir şekilde kullanılmaktadır.

Tedavide “Adoptif hücre tedavisi”

Adoptif hücre tedavisi, kanser hücresinin bağışıklık hücreleri tarafından daha iyi tanınmasına yönelik bir yöntemdir. Bu işlemde T-hücrelerine genetik materyaller eklenerek laboratuvar ortamında çoğaltılır ve sonrasında hastaya geri verilir. CAR-T hücre tedavisi olarak bilinen bu metod, dirençli lenfomalar ve lösemilerde kayda değer başarılar sağlamış, akciğer kanserlerinde de denemeleri başlamıştır. Kimerik Antijen Reseptörleri (CAR) içeren bu savaşçı T hücreleri, tümöre özgü antijenleri tanıyarak yok edebilmektedir. TIL hücre tedavisi de diğer bir yöntemdir; bu hücreler, kanser hücresinin çevresinden toplanan lenfositlerdir. Bu lenfositler, kişiden izole edilerek laboratuvar ortamında tümörü tanımak üzere aktive edilmekte ve hastaya geri uygulanmaktadır.

Kanser aşıları ve kişiye özel aşıların etkinliği

Bir kanser hücresinin yüzeyinde yalnızca o kansere özgü tanınabilir bir antijen mevcutsa, bağışıklık sistemini o antijene karşı harekete geçirmek mümkündür. Akciğer kanserlerinde hücre yüzeyindeki NeuGmc ve EGFR antijenlerine yönelik geliştirilmiş aşılar, bazı ülkelerin sağlık bakanlıkları tarafından tanınmakta ve kemoterapi ile tümör yükü azaltılmış seçilmiş vakalarda kullanımaktadır. Bunun dışında çeşitli peptit aşıları ve mRNA aşılarının Faz 1 ve Faz 2 çalışmaları da yürütülmektedir.

Tümöre özgü duyarlı mutasyonlara yönelik akıllı ilaçlar

Akciğer kanserinin özel bir türü olan küçük hücreli olmayan “Adenokanserler”de, tedavi hedefi olabilecek genetik değişiklikler saptanmaktadır. Bu değişiklikler, genellikle yüzde 1 ila yüzde 35 arasında değişen oranlarda görüldüğünde, ağız yoluyla alınan tablet formundaki ilaçlarla hedef alınabilmektedir. Böylece tümörü harekete geçiren genetik hedefler ortadan kaldırılarak tümör küçülmektedir. Önceleri sadece EGFR, ALK ve ROS-1 gibi genetik hedeflere yönelik akıllı ilaçların sayısı artarken, yeni hedefler de belirlenmektedir. Bu ilaçlar sayesinde mutasyon saptanan hastalarda tümör, ileri evrelerde dahi kontrol altına alınarak yaşam sürelerini uzatmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir