Sağlıklı Beslenme

Akciğer Zarı Kanseri (Mezotelyoma): Tanımı, Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri


Akciğer zarı kanseri, tıp dünyasında mezotelyoma olarak adlandırılan, nadir fakat son derece saldırgan bir kanser türüdür. Akciğerleri saran plevra adı verilen zar dokusundan kaynaklanan bu hastalık, genellikle uzun süreli asbest maruziyeti ile bağlantılıdır. Asbest lifleri solunum yoluyla akciğerlere girdiğinde dokularda kalıcı hasara neden olabilir ve yıllar içinde kansere dönüşebilecek hücresel değişimlere yol açabilir. Genellikle uzun bir latent dönemden sonra teşhis edildiği için, hastalık çoğunlukla ileri evrede tespit edilir.

Akciğer Zarı Kanseri (Mezotelyoma) Nedir?

Akciğer zarı kanseri ya da tıbbi adıyla mezotelyoma, akciğerleri kaplayan ince zar tabakasından (plevra) köken alan nadir bir kanser türüdür. Mezotelyoma çoğunlukla asbeste maruz kalma sonucu oluşur. Asbest lifleri solunum yoluyla akciğerlere girdiğinde, uzun süre boyunca dokularda birikerek hücrelerde genetik hasara neden olur. Hastalık genellikle 20–40 yıl süren bir latent dönemden sonra ortaya çıkar. Mezotelyoma, akciğer zarında sıvı birikmesine, nefes darlığına ve göğüs ağrısına yol açarken, ilerleyen evrelerde diğer organlara da yayılabilir. Erken teşhis zordur; zira belirtiler çoğu zaman grip, zatürre veya KOAH gibi diğer solunum yolu hastalıklarıyla karıştırılabilir.

Akciğer Zarı Kanseri (Mezotelyoma) Evreleri Nelerdir?

Diğer birçok kanser türü gibi evrelere ayrılarak değerlendirilir. Evreleme; tümörün boyutunu, çevre dokulara yayılımını, lenf bezlerinin etkilenip etkilenmediğini ve uzak organlara metastaz yapıp yapmadığını belirlemek amacıyla yapılır. Bu süreç, hastalığın seyrini öngörmeye ve en uygun tedavi planını hazırlamaya yardımcı olur.

Mezotelyoma evreleri şu şekildedir:

  • Evre 1: Tümör, yalnızca akciğer zarında sınırlıdır. Komşu dokulara veya lenf bezlerine yayılım yoktur. Erken evre olduğu için cerrahi müdahale şansı daha yüksektir.
  • Evre 2: Kanser, akciğer zarından göğüs duvarına veya akciğer yüzeyine yayılmıştır. Bazı durumlarda yakın lenf bezleri etkilenmiş olabilir.
  • Evre 3: Tümör, diyafram, mediasten ve kalp zarı gibi komşu yapılara uzanır. Bu evrede lenf bezi tutulumu yaygın olabilir ve cerrahi seçenekler daha kısıtlıdır.
  • Evre 4: Kanser uzak organlara (karaciğer, böbrek, kemik veya beyin) metastaz yapmıştır. Bu aşamada tedavi genellikle yaşam süresini uzatmaya ve belirtileri hafifletmeye yönelik olur.

Akciğer Zarı Kanseri (Mezotelyoma) Neden Olur?

En önemli etken asbest maruziyetidir. Asbest, 20. yüzyılda özellikle inşaat, gemi yapımı, izolasyon ve otomotiv sektörlerinde yaygın olarak kullanılan bir mineral lifidir. Bu lifler solunduğunda akciğer zarına yerleşir ve uzun yıllar boyunca orada kalarak hücrelerde kronik iltihaplanmaya, DNA hasarına ve anormal hücre çoğalmasına yol açar. Mezotelyomanın gelişimi genellikle 20-40 yıl sürer; bu nedenle bireyler asbeste maruz kaldıklarını çoğu zaman hatırlamazlar. Ayrıca çevresel faktörler, genetik eğilim ve diğer mineraller (örneğin erionit) de hastalığın gelişimine katkıda bulunabilir. Bazı durumlarda radyasyona maruziyet, bağışıklık sistemi zayıflığı ve aile geçmişinde mezotelyoma öyküsü de hastalık riskini artıran faktörler arasında yer alır.

Akciğer Zarı Kanseri (Mezotelyoma) Belirtileri Nelerdir?

Mezotelyoma belirtileri genellikle yavaş gelişir ve uzun bir süre fark edilmeyebilir. Başlangıçta basit solunum yolu problemleriyle karıştırılabilecek belirtiler, hastalığın ilerlemesiyle belirgin hale gelir. Hastalığın en yaygın belirtileri arasında göğüs ağrısı, nefes darlığı ve sürekli yorgunluk yer alır. Ayrıca akciğer zarında sıvı birikmesi (plevral efüzyon) sık görülen bir durumdur ve solunum zorluğunu artırır. İlerle ilerleyen evrelerde iştahsızlık, kilo kaybı ve genel sağlıkta bozulma gözlemlenir.

Akciğer zarı kanseri belirtileri şöyle sıralanabilir:

  • Nefes darlığı (dispne): Akciğer zarında sıvı birikmesi nedeniyle solunum zorlaşır.
  • Göğüs ağrısı: Özellikle derin nefes alındığında veya öksürüldüğünde artabilir.
  • Kronik öksürük: Nedeni açıklanamayan ve uzun süreli öksürük gözlemlenebilir.
  • Yorgunluk ve halsizlik: Vücudun enerji dengesi bozulduğundan günlük aktiviteler zorlaşır.
  • Kilo kaybı: İştah azlığı ve metabolik bozukluklar nedeniyle meydana gelir.
  • Gece terlemeleri ve ateş: Hastalığın ilerleyen evrelerinde bağışıklık sisteminin tepkisi olarak ortaya çıkabilir.
  • Ses kısıklığı veya yutma güçlüğü: Tümörün boyun ve göğüs çevresine uyguladığı baskı nedeniyle görülebilir.
  • Karın şişliği ve ağrısı: Mezotelyomanın karın zarı (periton) tutulumu olan türünde gözlemlenebilir.

Akciğer Zarı Kanseri (Mezotelyoma) Nasıl Teşhis Edilir?

Mezotelyomanın teşhisi genellikle zordur. Çünkü erken dönem belirtileri, grip, zatürre, KOAH veya akciğer enfeksiyonları gibi daha yaygın solunum yolu hastalıklarıyla karıştırılabilir. Bu nedenle tanıya ulaşmak için birden fazla aşamadan oluşan kapsamlı bir süreç izlenir. Öncelikle hastanın detaylı tıbbi öyküsü alınır, özellikle asbest maruziyeti, mesleki geçmiş ve yaşam koşulları sorgulanır. Sonrasında fiziksel muayene yapılır; göğüs ağrısı, solunum seslerinde azalma veya sıvı birikimine işaret eden bulgular aranır.

Tanı sürecinde en sık başvurulan yöntemlerden biri görüntüleme teknikleridir. Akciğer röntgeni genellikle ilk adım testi olup, plevral efüzyon (akciğer zarında sıvı birikimi) gibi bulguları gösterir. Daha ayrıntılı inceleme için Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) kullanılır. Bu yöntemler, tümörün yerini, boyutunu ve çevre dokulara yayılımını belirlemede yardımcıdır. Ayrıca Pozitron Emisyon Tomografisi (PET-BT) de hastalığın evrelendirilmesi ve metastaz olup olmadığının belirlenmesinde kritik bir öneme sahiptir.

Kesin tanı, biyopsi ile konulmaktadır ve bu, altın standarttır. Plevradan alınan doku örneği histopatolojik olarak incelenir ve tümör hücrelerinin varlığı ile tanımlanır. Biyopsi için farklı yöntemler kullanılabilir; iğne biyopsisi, torakoskopi (göğüs boşluğuna kamera ile girilerek doku alınması) veya cerrahi biyopsi. Plevral sıvıdan örnek alınarak yapılan sitolojik inceleme de tanıda yardımcı olabilir ancak tek başına kesin tanı koymak için yeterli değildir. Ayrıca bazı durumlarda immünohistokimya testleri ve moleküler analizler ile tümörün alt tipinin belirlenmesi sağlanabilir. Bu bilgiler, tedavi planının kişiselleştirilmesinde önemli bir rol oynar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir