
Hipertansiyon: Tanımı, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
Bir kişinin tansiyonu, kan akışının atardamarlar içindeki basıncını tanımlayan bir terimdir. Tansiyon, halk arasında “büyük tansiyon” olarak bilinen sistolik kan basıncı ve “küçük tansiyon” olarak adlandırılan diyastolik kan basıncı olmak üzere iki ana unsurda ele alınır. Tansiyonun ölçüm birimi milimetre civa (mmHg)dır. Sistolik kan basıncı, kalbin kasılmasıyla kanı atardamarlar aracılığıyla pompaladığı anda oluşan en yüksek basıncı ifade ederken; diyastolik kan basıncı, kalbin dinlenmesi sırasında oluşan minimum basıncı tanımlar.
Hipertansiyon Nedir?
Kan damarları üzerinde yüksek basınç oluşturması durumuna hipertansiyon denir. Uzun süreli yüksek tansiyon, damarların iç yüzeyine zarar vererek tıkanma, yırtılma veya genişlemeye yol açabilir. Bu durumlar, kan akışını etkileyip organ yetmezliğine neden olabilir. Erişkinlerde, 3 ayrı ölçümde diyastolik kan basıncının 90 mmHg ve sistolik kan basıncının 140 mmHg’dan yüksek olması hipertansiyon tanısı için yeterlidir.
Hipertansiyon, kalp yetmezliği, kalp krizi, atriyal fibrilasyon gibi kalp ritim bozuklukları ve kronik böbrek hastalığı gibi birçok sağlık problemi için öngörülebilir risk faktörlerinden biridir. Bu nedenle, kan basıncının sağlıklı işleyişin sürdürebilmesi için normal değer aralıklarında bulunması son derece önemlidir. Hipertansiyon, ölçülen kan basıncı değerlerine göre çeşitli evrelere ayrılmaktadır. 140/90 mmHg ile 159/99 mmHg arasındaki tansiyon değerleri evre 1 hipertansiyon olarak kabul edilirken, 160/100 mmHg ile 179/109 mmHg arasındaki değerlere evre 2 hipertansiyon denir. Evre 3 hipertansiyon, sistolik kan basıncının 180 mmHg ve diyastolik kan basıncının 110 mmHg veya daha yüksek olduğu durumda tanımlanır. Akut ciddi hipertansiyon ise 180/110 mmHg’yi aşarak organlara zarar veren ciddi durumları ifade eder.
Hipertansiyon Neden Olur?
Yüksek kan basıncı, çeşitli risk faktörlerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir. Yaşın ilerlemesi, aile öyküsünde hipertansiyon bulunan bireyler ve aşırı kilolu, hareketsiz, ya da tütün kullanan kişiler gibi durumlar, hipertansiyon gelişim riski taşır. Yüksek kan basıncının tetikleyicileri birincil ve ikincil nedenler olarak iki grupta incelenir. Birincil (primer) hipertansiyon, nedeninin belirlenemediği durumlarda kullanılan terimdir ve genellikle zamanla gelişir. İkincil (sekonder) hipertansiyon ise belirli bir sağlık sorununun sonucunda ortaya çıkan yüksek kan basıncını ifade eder ve bu durum sıklıkla ani bir yükseliş gösterir. Hipertansiyona yol açabilecek başlıca faktörler şunlardır:
- Yüksek tuz alımı
- Stres ve obezite
- Ailedeki genetik yatkınlık
- Diyabet ve kolesterol yüksekliği
- Hareketsiz yaşam tarzı
- Yetersiz magnezyum, potasyum ve kalsiyum alımı
- Doğum kontrol hapları ve bazı ağrı kesiciler
- Obstrüktif uyku apnesi
- Böbrek hastalıkları
- Böbrek üstü bezi tümörleri
- Tiroit rahatsızlıkları
- Anne karnındaki damar gelişimi ile ilgili anomaliler
- Kokain veya amfetamin gibi yasa dışı maddelerin kullanımı
Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?
Hipertansiyon çoğunlukla sinsi bir şekilde ilerlediğinden, kişilerde belirgin bir semptom göstermeden varlığını sürdürebilir. Yüksek kan basıncına dair belirtiler çoğu zaman hipertansiyon gelişiminden yıllar sonra ortaya çıkar. Aşağıda, ciddi hipertansiyon durumunu gösterebilecek belirtiler listelenmiştir:
- Baş ağrısı
- Nefes darlığı
- Burun kanaması
- Kızarma
- Çarpıntı
- Halsizlik
- Kulak çınlaması
- Sersemlik
- Göğüs ağrısı
- Görme sorunları
- İdrarda kan varlığı
Bu belirtilerin ortaya çıkması, sağlık kuruluşuna başvurarak tedavi alınması gerektiğine dair bir uyarı işareti olarak önemlidir.
Hipertansiyon Tanısı ve Tedavisi
Rutin muayenelerde hekimlerin yaptığı kan basıncı ölçümleri normalden yüksekse ve takip eden günlerde de aynı bulgular devam ederse, hipertansiyon teşhisi konulabilir. Düzenli ölçümler, kişinin kan basıncının çevresel etmenlerden etkilenebileceğini göz önünde bulundurularak yapılır. Eğer devam eden yüksek ölçümler tespit edilirse, doktor çeşitli tanısal testler (idrar, kan, EKG ve ultrasonografi gibi) yaparak duruma neden olan rahatsızlıkları inceleyebilir. Bu süreçte hekim tarafından uygun görülmesi durumunda hipertansiyon tedavisi başlatılarak organların zarar görmesi engellenebilir. Hipertansiyonun uzun vadeli yönetimi için yaşam tarzı değişiklikleri oldukça önemlidir:
- Sağlıklı ve dengeli beslenme
- Düzenli fiziksel aktivite
- Sağlıklı kilo aralığına ulaşma
- Tütün dumanına maruz kalmanın sona erdirilmesi
- Stres yönetimi
- Tuz alımının sınırlanması
- Kafein tüketiminin kısıtlanması
Bu yaşam tarzı değişikliklerine ilave olarak, doktor tarafından önerilen ve farklı mekanizmalarla etki eden hipertansiyon ilaçları da mevcuttur. Gerektiğinde, bu ilaçların çeşitli kombinasyonları kullanılabilir:
Diüretikler: İdrar söktürücü olarak bilinen bu ilaçlar, vücuttaki fazla su ve tuzu böbrekler aracılığıyla atılmasını sağlar ve kan hacmini azaltır.
Beta-Blokörler: Kalp atış hızını ve gücünü azaltmaya yardımcı olan bu ilaçlar, pompalanan kan miktarını azaltarak kan basıncını düşürür.
ACE İnhibitörleri: Anjiyotensin 2 hormonunun salgılanmasını baskılayarak damarların genişlemesini ve kan basıncının düşmesini sağlar.
Anjiyotensin 2 Reseptör Blokörleri: Bu ilaçlar, kan damarlarında anjiyotensin hormonunun etkilerini engeller.
Kalsiyum Kanal Blokörleri: Kalsiyum kanallarını bloke ederek kalp ve damarların aşırı kasılmasını önler, böylece kan basıncını normal seviyelere getirir.
Alfa-2 Agonistleri: Sinir sistemi üzerinde etkili olarak damarların daralmasına yol açan elektriksel aktiviteleri baskılar, böylece kan basıncını düşürür.
Hipertansiyonun nedeninin belirlenmesi durumunda tedavi planı bu altta yatan nedene göre yapılır. Bu nedenlerin tedavi edilmesi, kan basıncının normale dönmesine yardımcı olabilir.
Son güncellenme tarihi: 15 Mayıs 2024
Yayınlanma tarihi: 09 Nisan 2018