Sağlıklı Beslenme

Meme Kanseri Hakkında Yanlış Bilinenler ve Doğru Bilgiler…

Meme kanseri tanı ve tedavi süreçlerinde bireyler sıkça yanlış bilgilere maruz kalabiliyor ya da etkisi olmayan tedavi yöntemlerine başvurabiliyor. Bu durum, gereksiz kaygılara ya da kanserin ilerlemesine yol açabiliyor. İşte Anadolu Sağlık Merkezi uzmanlarından doğru bilgiler…

1- “Memedeki bir kitle her zaman kanserdir.”

Memedeki her kitle kanser olmayabilir. Meme kitleleri ile doktora başvuran hastaların çoğu iyi huylu kitlelere sahiptir. Ancak memesinde kitle hisseden bir kadın, “Bu kitleler iyi huylu, doktora gitmeye gerek yok” düşüncesine kapılmamalıdır. Her kitlenin kanser olarak değerlendirilmesi de doğru değildir. Kitlenin kanser olup olmadığı, yalnızca doktor muayenesi ve gerekli radyolojik tetkiklerle anlaşılabilir. Kanser olma şüphesi varsa, kesin tanı için biyopsi gereklidir.

2- “Meme kanseri riski olanlar kesinlikle kanser olur.”

Bazı kadınlar, daha yüksek meme kanseri riski taşıyabilir. Özellikle aile geçmişinde meme kanseri bulunanlar, önceki biyopsilerde meme kanseri öncüsü hastalıklar tanımlananlar, aşırı alkol tüketenler ve menopoz sonrası düzenli egzersiz yapmayanlar gibi gruptaki kadınlarda risk daha yüksektir. Ancak, risk faktörleri taşıyan bir kadın kesinlikle meme kanserine yakalanacak demek değildir; aynı şekilde, düşük risk taşıyan kadınlar için de meme kanseri görülmeyeceği garantisi yoktur.

3- “Meme kanseri yalnızca ileri yaştaki kadınları etkiler.”

Meme kanseri görülme sıklığı yaşla artmasına rağmen, 20’li ve 30’lu yaşlardaki genç kadınlarda da görülmektedir. Genç yaşlarda görülen meme kanserinin bazı ortak özellikleri bulunmaktadır; kalıtsal meme kanserleri daha erken yaşlarda meydana gelebilir ve daha agresif olabilir. Ancak genel olarak 40-50 yaş grubu için tarama önerilmektedir ve meme kanseri her yaşta ortaya çıkabilir.

4- “Ailenizde meme kanseri geçiren birisi yoksa, sizde olmaz.”

Kalıtsal meme kanseri, toplam meme kanseri vakalarının yalnızca %5-8’ini oluşturmaktadır. Ailesinde kalıtsal meme kanserine neden olduğu bilinen gen mutasyonları olan bireyler için risk artmakla birlikte, yalnızca aile geçmişine dayanarak bir kişinin meme kanseri olmayacağı sonucuna varmak yanlıştır.

5- “Doğum kontrol hapları meme kanserine yol açar.”

Bu yaygın bir yanlış anlamadır. Meme kanseri hormon bağımlı bir kanserdir ve yüksek dozda hormon, meme kanseri riskini artırabilir. Ancak mevcut araştırmalar, düşük doz hormon içeren doğum kontrol haplarının meme kanseri riskini artırdığına dair bir kanıt sunmamaktadır.

6- “Meme kanserinde kendi kendine muayene yeterlidir.”

Kendi kendine muayene, erken tanı için önemlidir; kadınlar doğurganlık yaşından itibaren ayda bir kez 5-10 dakika ayırarak memelerini muayene etmelidir. Ancak, özellikle 40 yaş sonrası, yalnızca kendi kendine muayene yeterli olmayabilir. Klinik muayene ve radyolojik tetkiklerle desteklenmelidir.

7- “Yüksek risk taşıyan bir kadının yapabileceği hiçbir şey yoktur.”

Yüksek risk taşıyan kadınlar, doktorlarıyla risklerini değerlendirip tarama programını belirleyerek erken tanı şansı bulabilirler. Menopoz sonrası östrojen kaynağı yağ dokusudur ve fazla yağ dokusu meme kanseri riskini artırabilir. Sağlıklı yaşam tarzı benimseyerek bu riski azaltmak mümkündür.

8- “Erkeklerde meme kanseri olmaz.”

Bu tamamen yanlış bir inançtır. Her 100 meme kanseri vakasından biri erkektir ve kalıtsal meme kanseri bulunan ailelerde daha sık görülmektedir. Dolayısıyla, erkeklerin de memelerinde herhangi bir kütle hissederlerse doktora başvurmaları büyük önem taşır.

9- “Meme kanseri olanlar ameliyatla memelerini kaybeder.”

Bu da yanlıştır. Meme kanseri cerrahisi ile sıklıkla meme korunabiliyor. Tümör ve çevresindeki sağlıklı dokunun yeterli olduğunu düşündüğümüz durumlarda, ameliyat memesiz kalmayı gerektirmeyebilir. Ancak bazı durumlarda radyoterapi uygulanmaktadır.

10- “Meme kanseri olan kadınlar hamile kalamaz.”

Gebelik, hormonal değişiklikler nedeniyle meme kanserinin nüksetme riskini artırabilir. Tedavi sonrası gebelik kararı, doktorla birlikte değerlendirilmeli ve mümkünse birkaç yıl beklenmelidir.

11- “Meme kanseri her zaman diğer memeye sıçrar.”

Bu da yanlıştır. Karşı memeye yayılım çok nadirdir. Genellikle hastalık aynı memede lokal olarak ya da vücudun uzak yerlerine metastaz yapma şeklinde geri gelebilir.

12- “Meme kanseri ameliyatlarından sonra kol şişer.”

Son yıllarda gelişen yeni tekniklerle koltuk altı lenf bezlerine minimal müdahale edilmektedir. Sentinel lenf bezi biyopsisi ile ameliyat sonrası şişlik oranı azalmakta, ancak bazı durumlarda yine de lenf ödemi görülebilmektedir.

13- “Cerrahi sonrası dış görünüş değişir.”

Birçok meme kanseri vakasında, kitle çok küçük olduğundan, yalnızca tümör ve çevresindeki dokuyu alıyoruz. Böylece, genel bir simetri değişikliği çok az olmaktadır.

14- “Meme kanserinin erken evresinde ameliyatsız tedavi mümkündür.”

Yanlış bir inançtır; meme kanserinin bilinen en etkin tedavisi cerrahidir. Ancak geç evrelerde başka tedavi seçenekleri tercih edilebilir.

15- “Silikonlu meme patlar.”

Sadece ciddi darbeler sonucunda silikonlu meme patlayabilir. Günümüzdeki yeni teknolojiler sayesinde, meme iç yapısı jöle kıvamında olup, yırtılsa bile vücuda dağılımı olmayacaktır.

16- “Silikonlu memesi olanlar bebek emziremez.”

Silikon meme protezleri, bebek emzirmeyi etkilemez.

17- “Silikon protezle meme büyütme sonrası kanser riski artar.”

Kanser riski artmaz. Ancak protez kullanımı ile olası kanserlerin gözden kaçıp kaçmayacağı tartışılabilir.

18- “Yağ enjeksiyonu ile meme büyür.”

Bu yöntem yeni ve karmaşıktır; her olguda başarılı sonuçlar vermez. Ancak meme rekonstrüksiyonu için önemli bir alternatiftir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir