
Kaçış Sendromu: Tanımı, Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
Kaçış sendromu, sistemik kapiller kaçış sendromu olarak da bilinen, ilk olarak 1960 yılında Dr. Bayard Clarkson tarafından tanımlanan nadir bir rahatsızlıktır. Bu nedenle, hastalığın diğer bir adı da Clarkson hastalığıdır.
Hastalığın sürecindeki şok durumu ciddiyet kazanarak kötü gelişmelere yol açabilir. Bu yüzden bu rahatsızlıkla ilgili bilinçlenmek büyük önem taşımaktadır.
Kaçış Sendromu Hastalığı Nedir?
Kaçış sendromu, kanın plazma kısmının, çevre dokulardaki boşluklar veya kas dokusuna kaçtığı ataklarla karakterize edilen oldukça nadir bir hastalıktır. Bu ataklar neticesinde kişinin kan basıncında ani bir düşüş olur ve tedavi edilmezse şok durumu, organ yetmezliği ve ölümle sonuçlanabilir.
Bu rahatsızlık alanlarında, septik şok gibi ağır enfeksiyonlar veya anafilaktik şok gibi ciddi alerjik reaksiyonlarla benzer özellikler gösterebilir. Kaçış sendromunun atakları bazen üst solunum yolu enfeksiyonları veya fiziksel yorgunluk ile tetiklenebilir. Atakların sıklığı ise kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bazı hastalarda kaçış sendromu yalnızca tek bir atak ile kendini gösterirken, diğerlerinde yılda birkaç atak ortaya çıkabilir.
Kaçış Sendromu Belirtileri Nelerdir?
Dr. Clarkson, bu rahatsızlığa sahip hastalarda ani başlangıçlı ateş, kan basıncında düşüş ve yüz, bacak ve kollarda belirgin ödem gelişimini tespit etmiştir. Bu gelişmelerin ardından genellikle birkaç gün içinde aşırı idrar yapma durumu oluşarak, kol ve bacaklardaki ödemde hafifleme sağlayabilir. Bazı hastalarda ise akciğerlerde oluşan ödem, kalp yetmezliği riskini artırarak ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Kaçış sendromu belirtileri, diğer birçok hastalıkla benzerlik gösterebilir:
- Huzursuzluk
- Halsizlik
- Karın Ağrısı
- Bulantı
- Kas Ağrıları
- Aşırı Susama
- Vücut Ağırlığında Ani Artış
Üst solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle tetiklenmiş durumlarda burun tıkanıklığı ve öksürük gibi belirtiler, kaçış sendromu atağına dair uyarı niteliği taşır.
Kan, damar dışındaki dokulara kaçmaya devam ettikçe, kan hacmi ve basıncı düşer. Bu durum, böbrek, beyin ve karaciğer gibi organlarda oksijen ve besin maddesi ihtiyacının ortaya çıkmasına neden olabilir. Yetersiz kanlanma, çoklu organ yetmezliğine veya ödem tablosuna yol açabilir.
Kaçış Sendromu Neden Olur?
Kaçış sendromunun kesin nedeni bilinmemekle birlikte, altında yatan faktörlerden biri inflamatuar bir durum olabilir. Avrupa’daki bazı araştırmalar, bu hastalara ait ataklarda kendini grip benzeri semptomların sıklıkla görüldüğünü göstermiştir. Hastalığı tetikleyen faktörler arasında influenza, RSV veya Batı Nil virüsü gibi üst solunum yolu enfeksiyonları yer alır. Ayrıca, aşırı sıcak ortamlarda fiziksel yorgunluk veya uzun yolculuk da tetikleyici özellik taşıyabilir.
Kaçış sendromunun gelişiminde hızlı şok ve vücutta yaygın ödem oluşur. Kan plazmasının yaklaşık %70’inin damar dışına çıkmasıyla, “kaçış fazı” denilen bu atak birkaç gün sürebilir.
Kaçış sendromu ataklarının ciddiyeti ve sıklığı kişiden kişiye değişebilir. Genellikle, kan basıncında 60 mmHg kadar bir düşme ve bilinç kaybı, hastalığın ağır seyrettiğini gösterir. Bazı kişilerde ise belirti daha hafif olabilir; halsizlik, sersemlik ve aşırı susama gibi orta düzey belirtiler ortaya çıkabilir.
Kaçış Sendromu Teşhisi Nasıl Konulur?
Kaçış sendromu teşhisi için “3H” bulgusu kullanılır: hipotansiyon (kan basıncında düşüklük), hemokonsantrasyon (kanın yoğunlaşması) ve hipoalbüminemi (albümin seviyesinin düşüklüğü). Teşhisin önemli bir aşaması ise bu belirtilerin başka bir hastalıkla açıklanamaması gereğidir. Sıvı kısıtlaması sonrası kişilerde düzenli ödem görülmesi yaygındır. Kanın yoğunluğunun artmasıyla yapılan testlerde yüksek hemoglobin değerleri gözlemlenir.
Şüphelenilen durumlarda rutin kan ve idrar testleri ile olası diğer hastalıklar dışlanır. Sonrasında yapılan çeşitli immünolojik çalışmalardan elde edilen bulgular, kaçıuş sendromunu gösteriyor olsa da kesin değildir. Dolayısıyla tanı, genel klinik durum çerçevesinde konur.
Bazı hastalarda ileri tetkikler, hipotansiyon ve ödem gibi bulguların nedenini açıklamaya yardımcı olabilir. Böbrek fonksiyonlarının bozulması durumunda idrar testleri yararlı olabilirken, kalp yetmezliğini tespit etmek için akciğer grafisi, EKG ve EKO gibi yöntemler kullanılabilir.
Kaçış Sendromu Tedavisi Nasıldır?
Sistemik kapiller kaçış sendromu, ani ve şiddetli ataklarla karakterize nadir bir hastalıktır. Ataklar, damar içindeki kan hacminin dışarı çıkmasıyla başlamaktadır ve hastalarda ani hipotansiyon görülebilir. Çok ağır sonuçlar doğurabileceğinden acil müdahale gerektirir.
Kaçış sendromunun kesin nedeni henüz bilinmediği için şu aşamada spesifik bir tedavi yöntemi de bulunmamaktadır. Tedavi esas olarak ortaya çıkabilecek durumların kontrol altına alınması ve bu süreçte oluşabilecek ağır tabloların engellenmesine yöneliktir.
Bu hastalığı taşıyan kişilerde tedavi genellikle yoğun bakımda gerçekleştirilir. Yeterli damar içi sıvı sağlanarak, organ yetmezliği tablosu önlenmeye çalışılır. Yüksek sıvı alımı olan hastalar dikkatlice izlenir.
Bazı hastalarda aylık düzenli intravenöz immünoglobulin (IVIG) uygulamaları, gelecekteki atakların önlenmesine yardımcı olabilir. Önleyici tedavi olarak, normalde astım tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da fayda sağlayabilir, ancak bu ilaçların yan etkileri unutulmamalıdır.
Kaçış sendromunun tedavisi esasen destekleyici bir niteliğe sahiptir. IVIG tedavisi bazı hastalar için umut verici görünse de pahalı bir yöntemdir. Hedefe yönelik bir tedavi şu an mevcut değildir, bu nedenle belirtileri gözlemlemeniz durumunda, bir sağlık kuruluşuna başvurarak uzman yardımı almanız önerilir.